BAYBURT BAYBURT OLALI BELE ZULUM GÖRMEDİ
Ankara senfoni orkestrası Bayburt'ta konser verir Konseri görüntüleyen bir televizyon muhabiri ve kameraman Konserden çıkan kişilerle röportaj yapmak izin yanlarına gidip sorar
ilk sordukları eleman universite öğrencisi bir gençtir
-Efendim konseri nasıl buldunuz?
-Çok güzeldi, bu ve buna benzer konserleri Anadolu ya yaymak ve topluma Orkestrayı sevdirmek gerekir, ben Çok beğendim. der
Muhabir biri erkek biri bayan iki gencin yanına gelir
-Konseri nasıl buldunuz?
-Çok güzeldi yaa, ben hep dinlerim zaten orkestra, bethoven’in hastasıyım zaten
Muhabir bu sefer yaşlı bir amca nın yanına yaklaşır ve aynı soruyu sorar
-Dayıcım Konser nasıldı beğendiniz mi?
Yaşlı amcam suratını büzüştürerek ve ekşiterek cevap verir
-Vallah gızım, Bayburt Bayburt olalı? beyle zulum görmedi!
Bayburt fıkrası (Guşluği beş geçir)
Memleketim insanı memleketini para kazanmak maksatlı süreli veya süresiz bir miktar terk eder. Memlekette hatun onu bekler. Bey efendimiz geldiği andan itibaren hane halkı tarafından o gün bayram ilan edilir. Yine böyle bir gün, yine böyle bir hanenin önünde cereyan eden olay şöyledir: Hanenin dişi kuşu, kocasının gurbetten getirdiği kol saatini kolunu gere gere taşımaktadır. Bir yandan da bahçeye yıkadığı çamaşırları asar. Yeni saati gören komşusu dişi kuşa saatin kaç olduğunu sorar. Saatin rakamlarından çok görüntüsü ile ilgilenen, okuma yazmadan zannımca yoksun dişi kuş ise "Guşluği beş geçir" diye cevap verir.
Bayburt fıkrası (Kaymakam bey 1)
Yeni kaymakamı yörenin misafir perver tavrı ile ağırlamaktadır yöre halkı. Bir misafirperverlik örneği olarak yeni gelen kaymakama kırk tane yumurtanın bir kg yağ içerisinde kırıldığı bir ziyafet hazırlanır. Kaymakam nezaketen yer. Israr edilir, biraz daha yer. Israr edilir biraz daha yer. Lakin çatlayacak derecede yemiştir. Daha fazla yiyemeyeceğini ifade eder. Bu duruma biraz kızan yöre halkından biri "Gaymagam bey; gırh yumurta, bi kilo yağ ne pohum ki yiyemirsen" der.
Bayburt fıkrası (Kaymakam bey 2)
Kaymakam Bayburtu gezmektedir. Değirmenin bir tanesinde bir eşek görür. Eşeği vatandaşın biri yönlendirmektedir dönmesi için. "Halbuki eşek kendi kendine yolunu bulsa da dönse, sizce daha iyi olmaz mı" der yeni kaymakamımız. Değirmen sahibi "eyi has diyirsen de gaymagam bey, hani ele senin gibi ahılli eşşek" der.Yörenin aksanını anlatmanın en iyi yolu ise biraz aşağıdaki fıkra;
Bayburt fıkrası (Yarpak, torpak, körpi)
İki kafadar Bayburtlu İstanbulda iş aramaktadırlar. Birileri onlara "şu adamda bol iş var ama Bayburtlulara kesinlikle iş vermez" der. Kafadarlar adam sende, adam bizim Bayburtlu olduğumuzu nerden anlayabilir ki, biz bi görüşmeye gidek derler. Mülakat safhasına gelmiştirler. İşveren onlara yaprak diyin der. Bunlar Yarpak derler. Toprak diyin der, torpak derler. Köprü diyin der, körpi derler. Velhasıl adam anlamıştır bizim kafadarların Bayburtlu olduklarını. Sizi işe almıyorum der. Kafadarlar işe alınmamanın hayal kırıklığı içerisinde birbirleri ile olayın yorumunu yaparlar. Kafadar 1: "ola gardaş, ne oldi da bu bizi işe almadi. nasi oldi da anladi Bayburtli olduğumuzi? der. Kafadar 2: "valla gardaş, yarpah dedi dedük, torpah dedi dedük, zannımca o körpide pohi yedük" der.
Bayburt fırkası (Deniz)
Yöne bizim bir hemşehrimiz İstanbul sokaklarında dolaşmaktadır. Memleket özlemi ile yanıp yanıp tutuşmaktadır. Boğazdan şöyle bir bakar denize. "Ey gurban olduğum deniz, gettükçe gözümde ÇORUHlaşirsan" der.
Azbuçuk anladınız neler demek istediğimi değil mi? Neyse canım bize ne senin büyüdüğün toprakların yaşanan fıkralarından diyorsanız bir kaç tane de çalıştığım mekanın yaşanmış fıkrasından bahsedeyim:
VOLA AĞA EYLE BİZ BURDA İNECEYÜK
Efendim bizim Bayburtlu arkadaşlar İstanbul’da gurbetçilik yaparlar. Günün birinde acele işleri çıkar Bayburt’ a dönmeleri gerekir. Ne yapalım ne edelim derken uçakla gitmeye karar verirler. Uçak hareket eder Aşkale üzerinden geçerken pilot anons yapar
“-sayın yolcularımız şu anda Aşkale üzerindeyiz, biraz sonra Erzurum havaalanına ineceğiz.”
Bu anonsu duyan bayburtlu hemen yerinde kalkar ve aceleyle pilota doğru seslenir.
“- Vola ağa hele eyle biz burada ineceyük.”
SEHEN NE ELTİM GİLE GİDİYEM
Bayburta köyden yeni gelen bir hanımefendi kırmızı ışıkta Cumhuriyet caddesini karşıya geçmek ister, yarı yolda trafik polisi seslenir:
"-Hop teyze nere gidiyorsun."
O güne kadar kırmızı ışık nedir bilmeyen teyze şöyle cevap verir.
"-Gadam tepehen olsun, sehenmi soracam eltim gile gidiyem.