Bayburt Efsaneleri
EFSANELER
Yurdumuzun her köşesinde olduğu gibi , Bayburt’ta da yüzyıllardan beri dilden dile söylenerek gelen efsaneler mevcuttur . Bu efsanelerde diğer tüm efsanelerde olduğu gibi insanları hep doğruluğa , güzelliğe ve iyiliğe yöneltirler . Bayburt’ta dilden dile dolaşan 1 – Dikmetaş , 2 – Guggi , 3 – Ejderha , 4 – Kaybolan nehir gibi efsaneler mevcuttur .
DİKMETAŞ EFSANESİ
Bayburt’tan 20 km. uzaklıkta bulunan Değirmencik köyü yol güzergahında Buğdaylı yol ayırımı üzerinde, hemen Çoruh Nehri yanında ilk bakışta bir ot yığınını andıran ve dikmetaş adı verilen bir taş yığını vardır. Rivayete göre bu taş yığını , önceden bir ot yığını imiş , otlar zengin bir Keşişe aitmiş , çok şiddetli geçen bir kış mevsiminde kışın uzun sürmesi çevre köy çiftçilerini zor duruma düşürmüş . Çiftçilerden birisi hayvanlarını kurtarmak için , bu keşişten ot istemiş . Keşiş önce ot vermek istemişse de sonra ot isteyen çiftçinin güzel kızına karşılık ot verebileceğini söylemiş .
Çiftçi kızına ; birkaç bağa karşılık kendisini isteyen keşişin teklifini bildirmiş . Fakat gece sabaha kadar ağlayıp keşişe beddua etmiş , türküsünde şöyle demiş :
Estir kaba yel estir
Bu gün dağlara destur
Gavurun yığınını
Sabahan daş kestür
Gerçekten o sabah bir mucize olmuş , güneyden bir kaba yel esmiş , bütün çevreyi sarsmış , karlar erimiş ve otlar meydana çıkmış . Keşişin ot yığını bir taş yığını haline gelmiş . Efsanede adı geçen taş yığını halen varlığını muhafaza etmektedir .
EJDERHA EFSANESİ
Doğu Anadolu’yu kuzeye bağlayan en önemli yol Erzurum – Trabzon Transit Yolu dur . Kış aylarındaki kar fırtınaları ile tanınan Kop ve Zigana gibi zorlu tepelerden geçen bu yol ayrıca tabii güzellikleriyle de dikkati çekmektedir. Yol üzerinde sakin yerleşme merkezi gelip geçenlerin hafızalarında unutulmayacak izler bırakan yurt köşeleridir.
Bayburt’u Gümüşhane’ye bağlayan yolun 18. km. sinde , sağ tarafta bir dağın eteğine kurulmuş Nişantaşı (Osluk) köyü vardır . Köyün eteğin de kurulduğu dağın üzerinde , yılan şeklinde ve kıvrıla , kıvrıla köyün üzerine doğru gelen bir taş yığını vardır . İskelet de diyebileceğimiz şekil şaşılacak derecede yılana benzemektedir. Köyün içerisinde son bulan baş kısmı tam bir yılan baş kısmını andırmaktadır . Boyu ise yüz metre kadardır.
Bu yılan – ejderha üzerine muhtelif efsaneler anlatılmaktadır . Bunlardan bir iki tanesini sunuyoruz . Halk ejderha dediği büyük bir yılanın köye gelmekte olduğunu görür , evlerini terk edip kaçmaya başlarlar . Yaşlı olduğu için fazla uzağa gidemeyen bir kadın çaresizlik içinde bir yere çömelir . İhtiyar kadın burada ejderhanın gelip kendisini yemesini beklemeye başlar . Diğer taraftan da Allah’a dua eder , şöylece yalvarır : “Allah’ım ya beni taş kes , ya onu” . İhtiyar kadının duaları kabul olur ve ejderha gelebildiği son noktada taş kesilir .
Benzer bir anlatmada ise ; yaşlı kadının yerini hamile kadın alır . O da dua eder , dualarının kabul olmasıyla ejderha taş kesilir .
Bahsedilen ejderha şekli halen köyün üzerinde durmaktadır . Yalnız önceleri samanlık olarak kullanılan ağız boşluğu ve çene kısımları kırılarak taş temini amacıyla tahrip edilmiştir . Bayburt – Trabzon istikametinde seyreden yolcular dikkatli bakarlarsa anayoldan bu ejderhayı görebilirler .
Taş Kardeşler
Bu gün Bayburt ilinin Veysel Mahallesine yolu düşenler iki metre yüksekliğinde bir taş yığını ile karşılaşırlar. Bununla ilgili şöyle bir efsane vardır.
Bu mahallede binlerce yıl evvel güzelliği dillere destan olmuş bir kız yaşar, ona herkes ulaşmak istese de başaramaz, isteyeni çoktur ama kimseyi beğenmemektedir. Bu durum uzun sürer, nihayet bir yiğide gönül verir zamanla ondan bir oğlu olur bu durumdan çok korkan kız çocuğunu o anda oradan geçmekte olan bir kadına verir. Bunu duyan yiğit kişi memleketi terk eder. Bir süre sonra kadın kendisini isteyen biriyle evlendirilir. Bu meşru evlilikten de bir kız çocuğu olur. Yıllar geçer kadın oğlunu bir daha göremez bu yıllarda kızıda büyür. Annesi gibi güzelliğiyle dillere destan biri olur, günlerden bir gün kız ile oğlan tesadüfen karşılaşırlar fakat kardeş olduklarını bilmezler. Aralarında ki bu sevgi onları evlenmeye götürür ve sonunda evlenirler. Ama başlarını daha yastığa koymadan taş kesilirler.
Tilkinin Gözleri
Zamanın birinde Hz. Adem ormanda bir ağacın altında dinlenirken uykuya dalar.Bu arada 3 metre uzunluğunda bir yılan Hz. Adem i yemeye yönelir.Tam bu arada tilki yılana:
- Yılan bey yan yana gelin hanginizin boyu uzun ise uzun olan kısa olanı yesin.
Yılan Hz Adem den uzun olduğunu düşünür. Yan yana gelindiğinde yılanın boyunun uzun olduğu anlaşılır.Bu arada tilki Hz. Adem den kılıcıyla yılanı kesmesini ister. Hz Adem derhal kılıcını çekip yılanı dört parçaya böler.O günden beri tilkinin gözleri oynamaya başlar
Kaybolan Nehir
Bayburt ilinin Maden bucağına bağlı Taht köyünden kuzey ve güney istikametinde pek çok tarihi kalıntılar vardır.Bu kalıntılar vardır.Bu kalıntılar anlaşıldığına göre bir kilise ve pek çok eve aittir.Bu kalıntıları gezmek bir saat zaman almaktadır.Bunlardan kuzeydekilere Gobdat, güneydekilere ise Hörsenk adı verilir.Bu adların vaktiyle kurulu olan mahallelere ait olduğu söylenir.
Hörsenk ile yine o civardaki mağaralar arasında vaktiyle değirmen arkı şeklinde bir su yolu vardır.Anlatıldığına göre bunun hikayesi şöyledir:
Yakın zamanlara kadar köyün bütün arazisini sulayacak bir su kapasitesine sahip olan bu gün hemen hemen kurumuş gibidir:koskoca arazinin içinde adeta kaybolur gider.Vaktiyle Ermenilerin oturduğu bu köyde bir gün gelinlerden biri çocuğun altını bu su ile temizlemez yanındaki buğday ekmeğiyle ile temizler.Daha sonra temizlik yapmak için kullandığı bu ekmeği suya atar.Bu duruma küsen su da günden güne azalır,ancak bir değirmeni döndürebilecek kadar kalır.
Anlatıldığına göre bu su akışına toprağın altında devam eder.Hatta bu suyun gürül gürül akışı çevredeki mağaralarından işitilir.